Tevdi` ne demek?
Tevdi` anlamı
1) saklatma. 2) yatırma. ~ hakkı: yatırmahakkı (Borçlar Yasası, 91).
tevdi anlamı
is. (tevdi:) esk. Verme, bırakma.
Tevdi` eş anlamlısı
Bırakma
1. Bırakmak işi. 2. Salıverme, terk.
"Tevdi`" için örnek kullanımlar
maddelerinde, tevdi edilen görevleri bilmesi gerektiğini belirtti.
articles of tasks delegated should know, he said.
Kaynak: haberciniz.biz
Türkiye ile olan dostluk ve iş birlikleri temelinde Türk milletinin sevgisini kazandığına inanılan yurtdışından başarılı isimlere, devlet adamlarına ve kurumlara da ödül tevdi edilmekte.
On the basis of friendship and cooperation with Turkey, the Turkish nation is believed to have won the love of the successful names from abroad, and men of state institutions are deposited with the award.
Kaynak: haber.rotahaber.com
sahip kişi, Magistra ya da Promagistra olarak kendisine tevdi edilmiş kanuni hakları yerine getirme konusunda mutlak bir otoriteye sahiptir.
Kaynak: Imperium
gibi, konsular yetkilerin de üzerine yüklenmesi aslında resmi olarak üstlenmediği halde görevin tevdi edildiği durumların başka bir örneğiydi.
Kaynak: Caesar Divi Filius Augustus
Kendisine Anadolu Üniversitesi Senatosu'nca Fahrî Doktora tevdi edildi. Hâlen Aydın Doğan Vakfı yürütme kurulu başkanı ve genel müdürü
Kaynak: Orhan Birgit
Ziyareti sırasında kendisine II. Abdülhamid tarafından birinci dereceden Nişan-ı Osmaniye tevdi edildi. Sultan Ebu Bekir'in Rukiye
Kaynak: Johor Sultanlığı
yer alırdı. Roma Krallığı nda kralın yerine getirdiği dini ritüller, monarşinin kalkmasıyla birlikte oluşturulan bu kuruma tevdi edilmiştir.
Kaynak: Pontifler koleji
Geri çekilme süreci, tevdi yazılı bildirim göndererek bir parti gerektirir ve 180 gün alınmasından sonra yürürlüğe girer özetlenmiştir.
Kaynak: Anti-Counterfeiting Trade Agreement
b) İktidarı, Milletin hakiki ve ehliyetli mümessillerine tevdi edecektir.: c) Bütün siyasi partiler faaliyetten menedilecek, seçim
Kaynak: 21 Ekim Protokolü
üçte ikisi yine Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliğine tevdi edildi. Bucaş Antlaşması hükümleri arasında yer alan yıllık vergi ise kaldırıldı.
Kaynak: İzvança Antlaşması
ve müteakiben kendilerine devlet tarafından tevdi edilen Mınamak Mevkiini beğenmeyip, halen köyün bulunduğu bölgeye gelerek yerleşmişlerdir.
Kaynak: Büyükpınar, Balıkesir
İlk prototip 1998 yılında üretilmiş ve 2002 yılına kadar test edilmek üzere orduya tevdi edilmiştir. Test sonuçları İsrail ordusu
Kaynak: IMI Tavor TAR-21
ın onay kaydı olmaksızın bu Protokolü imzalamasından ya da onay veya katılma belgelerini tevdi etmelerinden üç ay sonra yürürlüğe girecektir.
Kaynak: Gümrük İşbirliği Konseyi
Sûfîler bu ilmi, eserlere tevdi etmekten ve bu konuda konuşmaktan sakınmışlardır. Sadece aralarında şifre ve imâ yolu ile ve temsil ve
Kaynak: Şathiyye
Germir'deki bu üç kilisenin tapusu 1940'larda şahıslara verilerek mabetler, özel mülke tevdi edilmiş. Tarihi eserler arasında altı adet
Kaynak: Germir
Andıyla yetişen ilk istiklâl subaylarının ordu ve milletimize takdim ve tevdi olunduğunu görmekle bahtiyardır." şeklinde duygularını
Kaynak: Kara Harp Okulu
Levon (1189-1219) Anamur'dan İskenderun Beleni'ne uzanan alanda egemenliğini pekiştirerek 1199 yılında Papa'nın tevdi ettiği "Ermenistan
Kaynak: Anavarza
Ahmet Azcanlı daha sonra otomotiv sektörü seçkinleri ve Otomotiv Sanayi Derneği'ince hazırlanması ve yazılması kendisine tevdi edilen Türk
Kaynak: Ahmet Azcanlı
Vadesiz mevduat, Borçlar Kanunumuzun "vedia sözleşmesi"nin "usulsüz tevdi" tipine girer. Vadesiz hesap banka ile müşteri arasında cari
Kaynak: Mevduat
Bina Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinden sonra 1511 yılında camiye tevdi edilmiştir. 1948'den 1958'e kadar yapılan çalışmalar
Kaynak: Kariye Müzesi
Fatih Sultan Mehmet tarafından kendisine tevdi edilen adını taşıyan vakıf günümüze kadar gelmiştir. Fatih'in fermanı ile vakfın yönetimi,
Kaynak: Gedik Ahmed Paşa
تَوْدِيع tevdi توديع ، إيداع ، إستيداع ، tevdi ( ar ) توديع ، إيداع ، إستيداع ، ودع ، تأمين tevdi etmek وَدَّعَ tevdi etmek مُودِعٌ (ج) مُودِعُون tevdi eden , yatıran , emanet bırakan , emanet verenmudi مَنُوطٌ asılı , bağlı , takılmış şey , tevdi olunmuş , havale edilmiş وَدَاعَةٌ nezaket , edep , terbiye , iffet , depozit yatırmak , emanet tevdi أَلُوكَةٌ : رسالة peygamberlik , elçilik , elçiye tevdi olunan name ve sipariş إِسْتَوْدَعَ فُلاَناً وَدِيعَةً filana koruması için bir emane tevdi etti , bıraktı إِيْدَاعٌ (ج) إِيْدَاعَاتٌ و في العرف هو تسليط الغير علي حفظ ماله emanete koymak , emanet olarak vermek ,tevdi etmek , yatırmak , koymak مَأْلُكٌ : مَأْلُكَةٌ (ج) مَآلِكُ : رِسَالَةٌ ، سِفَارَةٌ elçilik , sefaret , risalet , elçiye tevdiolunan mektup , name شَيَّعَ : تَشْيِيعاً cenazeyi uğurlamak , tevdi etmek , ardınca gitmek , kaldırmak , yolcu etmek , geçirmek , Şiileştirmek أَوْدَعَ : إِيْدَاعاً parayı emanete yatırmak , emanet olarak vermek , bırakmak , iyda etmek , korumak , tevdi etmek genel إِسْتَوْدَعَ : إِسْتِيدَاعاً birine emaneti koruması için bırakmak ,tevdi etmek , emanet etmek bir kimseye Allahısmarladık demek , vedalaşmak تَوَدَّعَ : تَوَدُّعاً zarf içinde saklamak , işe güce kullanmakla mübtezel eylemek , tevdi vaktinde tahiyyat ve teslim eylemek , müsterih olmak وَدَاعٌ veda , misafiri uğurlama , ayrılma , esen , esenlik , göç vaktinde birbiriyle esenleşmek , vedalaşmak , biribirine dua ederek ayrılıp gitmek , terketmek , tevdietmek , Allaha ısmarladık demek , esenlik وَدَعَ ـَـ وَدْعاً depozit yatırmak , emanet tevdi etmek , bırakmak , terk etmek , dinmek , sakinleşmek , vedalaşmak , terk etmek , refah ve süküna kavuşmak , depozit yatırmak , emanet tevdi etmek , bırakmak , terk etmek , müsaade etmek , rahat etmek , yumuşak başlı olmak , sakin ve istikrarlı olmak , yolcuyu uğurlamak , veda etmek تَوْدِيعٌ (ج) تَوْدِيعَاتٌ misafir giderken kalan kimseleri ve bunlar dahi giden misafiri esenlemek , uğurlamak , vedalaşmak , uğurlamak , esenleşmek ,tevdi etmek , hıfzı rahmana sipariş etmek , misafiri esenleyerek yola çıkarmak , teşyii etmek , terlk etmek , teslim etmek , muhafaza için yahut emanete وَدَّعَ : تَوْدِيعاً ، هُ veda etmek , terketmek , ayrılmak , gitmek , uğurlamak , tevdi etmek , yatırmak , selametlemek , kalanlar gidenlere güle güle demek , gidene Allaha ısmarladık demek , misafir giderken kalan kimseleri ve bunlar dahi giden misafiri esenlemek , hıfzı rahmana sipariş etmek , misafiri esenleyerek yola çıkarmak , teşyii etmek , vedalaşmak , uğurlamak , esenleşmek , misafiri esenleyerek yola çıkarmak , teşyii etmek , teslim etmek , muhafaza için yahut emaneten ita etmek , vermek
