Loading...
 
tr
Demet İlayda Erdoğan
Kadın 31 y.o.
YARINDAN KÖTÜ DÜNDEN İYİYİM ????
YARINDAN KÖTÜ DÜNDEN İYİYİM ????
23%
İlginç kullanıcı mı? Bu ek verilerle bu kullanıcı hakkında kendi sonuçlarınızı oluşturun:
Kimseyi engellemedi ya da engellemedi.
86 arkadaşlık isteği aldı ve 19 kabul etti. 67 'i yok saydı ve gözetimsiz olarak bekleyen 0 var.
17 arkadaşlık isteği gönderdi ve 8 kabul etti. 9 göz ardı edildi ve henüz 0 cevapsız kaldı.

Arkadaşlar

Serkan BEKİROĞULLARI
Yemek Tarifleri
Astroloji
Fatih Çetin
Ömer Ekşi
Autumn Raine Morin
Açelya Samyeli Danoğlu
Breanna Perry
Lisa Philips
Orhan Yanık
EMİN KARIŞAN
Hüseyin cenk
Bill Watzmanescu
Kai Vaidyaez
Mert
mehmet mengüç
Engin Arayis
Sinan Uzun
Mert karaataş
Simayaliye
Sevgi basık
emre gökdemir
emre gökdemir
B.Söylemez
Mustafa Erbas
Sefa açık
Soner Kırtıl
Maksume sultan
Okan BÜYÜKÇELEBİ
Hüseyin YILMAZ
Hakan temizel
Hasan akkurt
Alikemal Akyasan
Alper Aslanoğlu
Berkay kaya
Müge Anlı
Gönül Dağı
Ebubekir aktaş
Anıl Yıldız
Neşet Altın
Ferid Uluçınar
Mehmet Ilhan
Yuliyan Aleksiev
Neyfel Kahramaner
Hayrettin Karaoğuz
Giyim İlanları
Umut Can
Kara Poyraz
Ramazan tekiş
Ülkü Cantürk
Sotnikova Svetlana
Betül Su
Mehmet Bozkurt
Mehmet Bozkurt
Maşallah Atiş
HasanAkkoyun
Ahmet Furuncu
Sinan Timur
Emre Öztürk
Sevda Yazar
Klinik Danışman
Sevda Gülcan
Erkan sayan
Ümit abaylı
Serhat Arslan
Emin Yaman
Joychen Gersava Cabrera
Ikidamla Gözyaşı
Resul kurnaz

Haber Kaynağı

  • Demet İlayda Erdoğan
    Demet İlayda Erdoğan Demet İlayda Erdoğan Mutlu yıllar mutluluk daima seninle olsun.
    Doğum Günü: Demet İlayda Erdoğan: Temmuz 10
    0 Beğen 0 Yorum Yap
    Yorum yapabilmeniz için oturum açmanız gerekiyor
  • Demet İlayda Erdoğan
    0 Beğen 0 Yorum Yap
    Yorum yapabilmeniz için oturum açmanız gerekiyor
  • Demet İlayda Erdoğan
    0 Beğen 0 Yorum Yap
    Yorum yapabilmeniz için oturum açmanız gerekiyor
  • Demet İlayda Erdoğan
    Demet İlayda ErdoğanTansu Gürsoy 'nın blog gönderisine yorum yaptı
    Tansu Gürsoy Yeni bir Blog yayınladı
    Geçmişin izleri "Yeni gelenlerin imtihanı ile unutuldu"
    "TÜRKİYE Sene 1995 YAŞANMIŞ BİR GERÇEK HAYAT BİLGİSİ TARİH DERS KİTAPLARINDA OKUTULDUĞU GİBİ DEĞİL".Yaşadıkları olayı anlatan kendi kaleminden Antalya'nın en ücra bir dağ köyünde doğmuş büyümüş Safiye Çetinkaya'nın duygu dolu Dramı.. Ortaokul ve lise yıllarım; sıkı Atatürkçü ve devrimci bir zihniyete sahibim. Çok okuyorum. Öğretmenlerim benim sağlam bir komünist olacağıma garanti gözüyle baktıkları için sürekli kendi kütüphanelerinde ki Lenin, Hitler, Mao, Mussolini'nin kitaplarını hediye ediyorlar. (Kıyaslama yapmam için) Durmadan tarih okuyorum.İslamcıların yerinin tek Arabistan olduğunu ve dünyayı sadece sosyalizmin kurtaracağına inanıyorum. Kimsenin yaşam şekline karışılmayacağı bir ülke hayal ediyordum. Sonra birden, ansızın hayattaki en önemli şeyi öğreniyorum. Oysa hazır değilim henüz bu yükü kaldırmaya. Sağlığın en kıymetli şey olduğunu ve bütün ideolojilerin sağlık söz konusu olunca yok olduğunu öğreniyorum.Sene 1995 ve annem ağır bir hastalığa yakalandı. Ameliyat olması gerekli. Babam hastanelerden sıra almak için günlerce uğraşıyor ama bir yıl sonrasına sıra veriyorlar. Okuldan eve hep korkarak geliyorum. "Ya ben okuldayken annem öldüyse!" Bu korku beni bitiriyor. Derslerim kötüye gidiyor. "Koca ülkede annemi ameliyat edecek hastane ve doktor nasıl olmaz?" diye isyanlardayım. Sonra babam elindeki avcundakini satarak bu günün parasıyla sıfır bir araba alacak kadar parayı temin ediyor ve doktora bıçak parası diye veriyor.Annem iyi olacak ya, giden parayı gözümüz bile görmüyor. Hastane elimize bir liste verdi. Eczaneden aldığımız listenin içinde onlarca serum, iğne, ilaç hatta yara bandı kutuları dahi vardı. Bunların yarısı bile anneme kullanılmadı. Meğerse hastanelerin ilaçlarını bizim gibi hastalar temin ediyormuş.Hastaneden sonra ki günler daha içler acısıydı. Babam ilaç almak için gece üçte koltuğunun altına küçük bir battaniye alıyor sıraya girmek için gidiyordu. Akşam geldiğinde üç ilaçtan ikisi olmuyordu. Diğer gün ve diğer günler hep aynı manzaraya tanık oluyordum. Hep düşünüyordum, sosyal bir devlet anlayışı böyle mi olmalıydı?O güne kadar okuduklarımda bir yanlışlık olmalıydı. Sorgulamaya başladım. Tabi bu arada annemin durumu yine kötüye gitti. Evde yalnızım, ne yapacağımı bilmiyorum. Ambulansı aradım. Yok dediler. Hasbelkader yine hastane gittik ve bir yıl önceki işkencelerin daha fazlasını yaşadık. Annemi kaybetme korkusu ve dualar. Rabbim ile tanışmak. İslamı öğrenme günlerine geçiyorum.Ne tarih okullarda bana öğretildiği gibi değil, ne de islam bana empoze edildiği gibi değil. Sıfırdan başlıyorum araştırmaya, öğrenmeye... Üniversiteye gidiyorum. Bu defaki hayallerim çok başka. Tam bir mücahide bayan olarak, ülkemin gelişmesi için bende elimi taşın altına koyacağım. Ve 28 şubat. Bir zamanlar benimde içinde olduğum o azgın azınlığın zulüm yılları. Başörtüsünden dolayı okuldan atılıyorum. Zamanında başörtülüler Arabistan'a gitsin diyen ben şimdi aynı şekilde imtihan oluyordum.Bana kimsenin yaşam özgürlüğüne karışılmadığı bir ülke hayal ettirenler şimdi yaşamı ben ve benim gibilere zindan ediyordu. "Kızlar okumalı" diyen o güya çağdaş kadın dernekleri bizi okuyacak kızdan saymıyordu. Toplumdan dışlanıyorduk. Kırgındım ama ülkeme hiç küsmedim. Yıllar içinde ben, ailem çok kez hastanelik durumlar yaşadık. Bir kaza sonucu kızımın çene kemiği kırıldı ve yüzünün yarısı içine çöktü. Ambulans beş dakikada geldi ve yıllar öncesi adını bile söyleyemedigimiz plastik cerrahlar kızımın yüzünde hiç iz kalmayacak şekilde Allah'ın izniyle ameliyat ettiler. Beş kuruş ödemeden evimize geldik. Zamanında kapısından kovulduğum okullarda şimdi konferanslar veriyorum. Artık hiç birşeyin sloganlarla olmadığını anladım.Simdi bana ergenler "Sen biraz tarih oku, sosyalizmi öğren, yobaz olma!" diye güya ders verircesine mesaj atıyorlar. Güzel çocuklarım ben onların kitaplarını yazarak bugüne geldim. Ve ne derseniz deyin, bu ülkenin kıymetini benden iyi kimse bilemez. Hele yeni ergenler bu konuda hiç laf etmesin. Çünkü onlar rahatın içine doğdular. Dışlanmadılar, kuyrukta ölüm ile yaşam mücadelesini vermediler...Küçük bir not; benim doğduğum köy Antalya'nın en ücra bir dağ köyü. Yıllarca unutulmuş, yok sayılmış bir köydü. Şimdiler de köyümün kaldırımlarını bile iki ayda bir boyuyorlar ve 15 günde bir yaşlılarının, engellilerinin saç, sakal tıraşları yapılıyor, evleri temizleniyor. Bu benim ülkem ile gurur duyma sebebim... "TÜRKİYE Sene 1995 YAŞANMIŞ BİR GERÇEK HAYAT BİLGİSİ TARİH DERS KİTAPLARINDA OKUTULDUĞU GİBİ DEĞİL".Yaşadıkları olayı anlatan kendi kaleminden Antalya'nın en ücra bir dağ köyünde doğmuş büyümüş Safiye Çetinkaya'nın duygu dolu Dramı.. Ortaokul ve lise yıllarım; sıkı Atatürkçü ve devrimci bir zihniyet ... Daha fazla »»
    0 Beğen 1 Yorum Yap
    Demet İlayda Erdoğan
    Eylül 11 '19
    Gerçekten düşünüyorum eskileri neler yaşanıyordu, bile bile ölecek hastayı sırf para kazanmak için ameliyata sokup ölüsünü teslim ederlerdi. Doktorlar bıçak parası için neler neler yapıyorlardı. Muayene için sıra almaya giderdik onun bile sırasını beklerdik ki muayene sırasına girebilelim. Çok eski konu değil dün desek yeridir. Birileri devleti kötülüyor ama onarın bizim gibi vatan millet diye bir derdi yok. Gerçekten düşünüyorum eskileri neler yaşanıyordu, bile bile ölecek hastayı sırf para kazanmak için ameliyata sokup ölüsünü teslim ederlerdi. Doktorlar bıçak parası için neler neler yapıyorlardı. Muaye ... Devamı >>>>
    Yorum yapabilmeniz için oturum açmanız gerekiyor
  • Demet İlayda Erdoğan
    Demet İlayda Erdoğan Serkan BEKİROĞULLARI kullanıcısının blog yayınını beğendi
    Serkan BEKİROĞULLARI Yeni bir Blog yayınladı
    Hanedan Gizem
    "Bu hayatın içinde her yanı sarılmış ruhlar kim bunlar, bir yanda iyiler bir yanda kötüler Elimde bir tek renk korkunun rengi karanlık, Geçtiğim yolar aklıma geliyor ayazda kalmış titrek bedenlerde yaşayan ben. Kim bilir bir umut'mu bu, işte tamda orada senin için mi yoksa bir başkası için mi. Hey sen ağlıyor ve gülüyorsun şimdi vakit senin ve her halini yaşa. Ve sen gidiyorsun işte sırtında geçmişin herşey ayan beyan bir sorgu zamanındasın. karanlık hayallerin içinde olmak kim bilir karanlığın rengini, sen karanlık içindesin umudun ve çaren tükendi. Şimdi sıra senin değil ama sıra sende. Ölüm ne demekti ve sen şimdi bitişi anlat kendine bir gün önce doğanı bir gün sonra doğacağı kat hesaba, unutma bu sözleri bu hesap isyanı ile varlığını tehdit eden senden gelen bir ses. Kimseye uzak olmayan sana yakın olan senin sesin " Aslında yeni başlayan bir şey yok.Zaten herşey yazılmıştı bize düşen uygulamak ve yaşamak'mı herşeyin izahatı sadece böyle kolay'mı Kimi zaman korkular kimi zaman endişeler içinde yaşamak, ürpertici bir gerçeğin ortasında olmak nasıl bir duygu?Bu hayatta merak edilenler vardır alem ve tüm gizemi, sırlar içinde saklı bir hazine sandığı gibi haritası kayıp ıssız bilinmeyen bir yerde. Bulmakla ilgisi olmayan sadece verilen bir armağan mı, yoksa daha tuhaf gizemler mi var bilemiyorum. Bunun içinde yaşamak çok acayip tüm gerçekliklerin ardında bir gerçek, tüm gizemlerin üstünde bir gizemde yaşamak. Binlerce yıl yaşayan bir gerçek yanı başınızda ancak olan biteni gerçekten inananlardan başkası göremezler. Hiç düşündünüz mü bir İblisin bahsi geçtiği ayetleri. Kötülüğün en şiddetli durumlarında var olanlar. Birde en yalın hali olanları vardır sizler için bir tek cümleden ibaret "şeytana uymak". Ama nasıl oluyor bu, genel fikirlerde bir iblis tüm insanlara saldırıyor ama gerçekler böyle kolay değildi. İblisin emrinde ve yolunda yemin etmiş sapmış olanlar vardı bunlar çok şiddetli fenalıklar içinde her gün ettikleri yemine sadık kalanlardı. 28-9. Rabbin meleklere: “Ben, balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım. Onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın” demişti.“Allah, “Sana emrettiğim halde, seni secdeden alıkoyan nedir?”İblis: “Ben ondan daha üstünüm. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın” dedi. Allah: “Defol oradan, sen artık kovulmuş birisin. Din gününe kadar lanetim senin üzerinedir” dedi.” (Sad 38/75-78)Cinler alemi, Melekler alemi, İnsanlar alemi Hayvanlar alemi ve Gayb Alemi yaratılanlar kendilerine verilen görevleri yaşar, bunun adı kader gizemler içinde yaşananlar ve yaşanması gerekenler. Bizler sayılı kişileriz, doğuştan önce yazılmış olan yaşamlara bağlı doğarız, kimimiz insanlar aleminde kimilerimiz cinler aleminde hep vardık. Hanedanlık mührü ile var olanların kaderi çok çetin ve gerçekten çok zor bir gerçek, herkesler gibi yaşamayan, herkes gibi olamayacaklardan biri olmak. En zor anların içinde olmak nedir sizce? Mallarınızın ellerinizden kayması mı ? Sevdiklerinizin ölümleri mi? Sizler için korkulan şeylerden gerçekliğin içinde bir korkuda olmak nasıl birşey hiç düşündünüz mü. Şüphesiz hepiniz gerçeklerin peşinde binlerce soru işareti ile düşündüğünüz vakitler olmuştur, bunların içinde boğulma korkusu veya doğruların yanlış, yanlışların doğru çıkması ne acayip bir gerçektir. Konumuz hanedanlık üyeleri, yaşamın gizemi binlerce yıl varlığı gizli bir yapılanma, bize bildirilenler onlarca yaratılmış Adem soyu kadar uzun. Bizlerin görevi yeryüzünü kontrol etmek sırların doğru zamanda doğru kişilere geçmesi. 15 İnsandan 15 Cinden 15 Melekten oluşan bir asil yapılanma. Hanedanlığın kendine has kadim kuralları var zaten bu seçilmiş kişiler doğuştan gelen özelikleri ile seçilmiş kişiler olarak doğar ve bir önceki kişinin yerine geçer. Her bir kişi kendi yerine geçmesi gereken kişiyi eğitir ve ölümü durumunda onun yerine geçer. Bu hiçte basit olmayan bir çok eğitim ve ritüel silsilesi ile geçen bir eğitim süresidir. Beni bulduklarında 3 günlük bir bebektim, ıssız bir sokakta çöp konteyneri içinde ölümü beklerken etrafta uçuşan karartılar ve gökyüzünde beni izleyen tuhaf ışıkların olduğunu görüyordum. Uzanan bir el alıp beni götürmeye başladı ufacık bir bebeğin bunları görmesi ve hatırlaması ne garip değil mi? Fakat hatırladığım şeyler sadece bunlar değildi aklımda defalarca ölüm ve doğum yaşam anılar sürekli orada hep vardı. Bir çok isim değiştirmiş bir çok yaşamla sürekli yeniden doğuşla tekrarlanan bir gerçeklik. Çok zalimce gelen bir doğum fakat söylediğim gibi bu kaderler evvelinden yazılmıştı bizler için anne, baba olamazdı neslimiz olamazdı. Bizler tıpkı meleklerde olduğu gibi görevle geliyorduk dünyaya var oluşumuzun etkisi ile duygularımızın esiri olmamakla birlikte amacımız için var oluyorduk. Bir çok insanın korkuları ile yaşıyoruz örnek vermek gerekirse ilk 5 yılım da bir Cin annem vardı çok merhametli son derece koruyucu bir anne, o her an yanımda her an benimle birlikte olurdu. bizler bir önceki hayatımızdan bir çok bilgi ile doğarız fakat bir takım bilgiler silinir bunları yeni hayatımızda görür anlar tekrar yaşarız. Aradan uzun zaman geçti ve artık genç ve kararlar alabilen biri oldum, hanedan tarafından ilk verilen görevimi almak için sabırsızca bekliyordum. Söylediğim gibi bazı bilgilerimiz yaşanarak yeniden alınan şeylerdi, sevgi, merhamet, özlem gibi fakat diğer bilgiler bizimle hep var olan şeyler ve asla silinmez. Görev konusunda bir kaç gün sonra cuma günü saat 3 de yapılacak törenle bildirilecekti. Aslında alacağım görev kısmen belliydi. Bizler için ilk görev, göreve başlamadan önce yerimize geçmesi gereken kişiyi bulmak ve onu yetiştirmek. Bu biraz tuhaf gelebilir, bildiğimiz birşey için neden bu kadar heyecan duyduğumu düşünüyor olabilirsiniz. İlk defa dış dünya ile buluşma ve ilk duygu deneyimim olacaktı. Her şey çok farklı işliyordu bizler için, dünyada bir çok insan için bilinenin dışında bir zaman türünü yaşamak. Bir kitap okumak bazen 10 yıl sürdüğünü söylesem saçma olduğunu düşüneceksiniz. Merak edenleriniz için söylemem gerekir belki ben insan yaşı ile 13 Gerçeklikte 20000 yaşındayım. Ne tuhaf değil mi bir düşünün bir şaka bir deli saçması gibi ama gerçekler apaçık bu. Sonunda cuma günü geldi ve heyecanla beklerken odamda namaz için hazırlık yapıyordum, dışarıda tuhaf bir şeyler oluyordu. Bu gün benim için olacak görev alma amaçlı ufak bir çalışmanın koşuşturması diye düşünüyordum. Saat yaklaştıkça heyecanlanıyordum ve namaz için odadan çıkmak için bir adım attığımda bir sela sesi duydum içimden dua etmeye başladım sonunda bitti ve ölen kişilerin isimleri söylendi. Elim kapının kolunda hareketsizce kala kaldım bir türlü açamıyordum, tuhaf bir şeyler oluyordu. Bilmediğim bir duygu sardı içimi sonra gözlerimde bir damla yaş geldi kapı açıldı. Dışarı şaşkınca çıktım koridorda beni büyüten Sara duvara dönük birşeyler yapıyordu, ona yaklaştım. O esna koridorda 13 kişi bize doğru geldiğini fark ettim önde 4 kişi ellerinde bir sedyeye benzer bir şeyde birini taşıyor diğerleri ardında duruyordu. Vücutlarının bir çok yerleri yaralar içinde bir savaştan dönmüş gibi duruyorlardı biraz içim ürperdi karşıma geldiler ve sara önüme geçti cin dili ile onlarla konuşmaya başladı. Sara bana korkmamam gerektiğini söyledi yanımda durduğu için korkmuyordum ama ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Namazgaha doğru ilerledik sedyeyi bir yere bıraktılar birlikte cuma namazını kıldık. Namazın sonunda cin taifesi hızla ayrıldılar bizler ise bahçeye çıktık önümüzde bulunan 4 kişinin elinde olan sedyede yatan kişi beni çöpten alıp yetiştiren Mahmut üstadımdı. Bir çok şeyi anlıyor ama anlamamak için çabalıyordum. Kadim sırların öğretileri ile büyürken bana öğretilen gerçekleri nasılda göremedim bir üstat ölür sıradaki yerine geçer. Mahmut üstat için dualar edildi ve namaz kılındı ve beni içeride bir odaya aldılar görevi kısmen biliyordum aslında ama yaşamadığım şeyleri yaşıyor öğreniyordum. Karanlık oda içinde güçlü bir ses bana fısıldıyordu yaklaştım içeride sadece cin taifesinden bir gurup vardı odaya sonradan biri girdi daha önce onu hiç görmemiştim. Bana doğru yaklaştı elini başıma koydu ve cinlerde ellerini başıma koydu. Issız bir dağ başında bir takım olaylar oluyordu ve bende orada olan biteni izliyordum bir kadının koşarak ağaçların arasına girdiğini gördüm onu izlemeye başladım. Bir kayanın üstüne çıktı ve korku içinde kaçışırken kayalıktan aşağı düştü. Öldüğünü düşündüm ve ailesine saldıran diğer kişilerin ne yaptıklarına bakmak için arkamı döndüm bir ara tüm cinlerin kadının yanına indiğini fark ettim. Aşağı doğru eğildiğimde arkadan sesler buradan gitti çabuk hemen bulalım diyordu. Adamlar kayaların başına gelerek buradan düşmüş kurtulamaz ölmüş evet kurtulsa da bu yaralı hali ile zaten ölür dedi. İçlerinden biri kontrol etmeleri gerektiğini söyledi bir süre aşağı inmek için bir yer aradılar ama bir yer bulamıyorlardı. Aslında yanı başlarında bir yol vardı fakat onlar önünde duruyor ama göremiyorlardı. Aşağıda bulunan cin kavminden olanların yukarı bakıyor gökte bulunan bir bulut içinde bakan bir melek vardı. Sanırım olayı anladım fakat o kadının kim olduğunu neden öldüğünü benimle alakasını anlayamadım. Sonuçta benim ilk görevim bir bebek ile ilgili olmalıydı fakat görünüşe göre bir bebek veya çocuk orada yoktu. Aşağıda birşeyler olmaya başladı birisi kadının yanına geldi ve elindeki bıçakla kadının karnını kestiğini görünce endişelendim. Bağırarak aşağı doğru inmeye başladım, aşağı indiğimde arkası dönük kadının yanında dizleri üstünde duruyordu doğruldu ve yüzü kapalı önümde durdu. Tekrar seslenerek sen ne yapıyorsun sen dedim fakat hiç bir tepki göstermedi, bir daha seslendim hey sen ne yapıyorsun, sonunda başını kaldırıp yüzüme baktı. Ama nasıl olur bu benim! Karşımda durmuş; acele etmelisin çok zamanın yok dedi. Bir anda kendimi yerde buldum yanımda sara vardı, olan biteni anlattım. Bana o kişiyi bulmam gerektiğini o çocuğun benim çırağım olduğunu biran önce hazırlanıp onu bulmam gerektiğini söyledim...Fakat Sara orada bir bebek veya çocuk yoktu, ben hiç birşey anlamadım bundan. SARA: Merak etme vaktinden evvel hiç bir şey hareket alamaz, biz bize bildirildiği kadarına sahibiz o bebek orada fakat vaktini bekliyor. Hiç merak etme oraya gittiğinde onu bulacaksın. "Tüm hüznü ile bu hayatı yaşamak alışa gelmiş bir durum aslında, birinin gidişi ardından geçmişte yaşanmışlıklar hatıraları ile canlanır içimizde" Bahçenin bir kenarında geçmişi ve geleceği düşünürken sara yanında duran 4 cinle belirdi. Aslında bununla yaşasam da içimde garip bir ürperti oluşuyordu, arkadan bir ayak sesi bana yaklaşıyordu. Arkamı döndüğümde odada ve cenazede olan o yaşlı adam yanımıza doğru geliyordu. Oturduğum yerden onu izliyordum yanı başımda ayakta durdu bana bakıyordu hiç birşey söylemeden sessizce ileride duran bir tepeye bakmaya başladı, usulca yanıma oturdu. -Merhaba genç adam biliyorum aklında bir çok soru var düşünüyor ve merak ediyorsun.Aslında tüm soruların cevapları içinde, burada gördüğün herkesle aynı kaderi yaşıyorsun. Tuhaf ama tümü ile gerçek bir hayat, zor ama kutsal bir hayat yaşıyoruz. Artık bir üstat olmak için görev alacaksın bizler gibi hayatlar yaşayacaksın. Sana kolay olacağını söyleyemem herşey de olduğu gibi tümüyle gerçeklerin konuşulduğu hiç bir şeyin gizli kalmadığı bu kapıda diyeceğim tek kelime şu olabilir. Burada herşey gerçek ve şu gördüğün yerde yaşayan insanların söylediği gibi merak etme herşey düzelecek diyebilmek isterdim. Lakin bu yalan hiç birşey düzelmeyecek herşey daha kötü olacak ve her an dahada zor olacak. Şu insanların telaşları hiç bitmiyor her gün daha fazlası için koşuşturuyor ömürlerini asla sahip olamayacağı güç ve mülkler için harcıyorlar. İlk doğduklarında ve çocuklukta gayet mantıklı kimseler fakat büyüdüklerinde herşey değişiyor artık istekler ve boş endişelerine esir oluyorlar. Sahip oldukları ile yaşamlarını sürdürmek yerine bir birilerini suçluyorlar. Hepsi bir birinin kötü olduğunu düşünüyor kendileri gibi iyi birilerini arıyorlar aslında yanı başında herşey ortada kibirlerini kenara bırakmaları halinde herşey düzelir fakat bu mümkün değil. İnsanlar her zaman geçmişin daha iyi olduğunu düşünüyor artık daha çok dikkatli ve temkinli olmak zorunda olduklarını düşünüyor bundan dolayı geçmiş onlara güzel gelirken gelecek korkutucu ve zor geliyor. Fakat korkmamalısın herşey bizlerin çabaları ile biçimlenmez bazı şeyleri geciktirmek ve yönetmek dışında herşey yaşanmak zorunda. Peki siz kimsiniz? --Ben Mehmet, Bilge Mehmet efendi derler zamanla adımı daha çok duyacak ve tanıyacaksın beni. İnan bana görmek isteyeceğin kişi olacak biriyim, her zaman yanında olduğumu göreceksin. -Aklım çok karışık geçmişin bilgileri her gün aklıma yeniden yerleşiyor bana o kadını bulmam gerektiği söylendi fakat nasıl bulacağımı bilmiyorum, ne yapacağımı dair hiç bir fikrim yok. Mehmet efendi: Genç adam şu insanlar için genç birisin fakat 20000 yılda defalarca yeni bedenle döndün. Korkma zamanla anlayacaksın ve içinde gördüğün bazı şeyler sana söylendiği gibi gerçekler, geçmişteki yaşamlarının içinde tüm aradıkları var. Sürekli gördüğün hayaller tümü ile gerçek,Bizler son gelen Adem nesliyiz bizden evvelden gelen Adem soyundan olan bizim gibi görev alanlardı. Şüphesiz bir gerçek apaçık ortada,Evvelden gelenler vakitlerini tamamladı kendi kıymetlerini yaşadı vaat edilen cenneti ve cehennemi her nefis sırtındaki yükleri ile tattı. Bizlerde vaat edilmiş güne dek görevimizi yapmaktan asla geri durmayacağız. Dışarıdan bakanlar için yazılmış kaderde izinsiz oyuncu gibi görünürüz. Her gerçeklikte gizlenmiş sırlarda vardır, birileri sırların ve sonun adına fikirler beyan etseler de inan bana onların gerçekler içinde bir harfi bile değiştirmeye gücü yoktur. Acizlik korku ve bilinmezlik bu dünyada yaygın bir meslek.O gördüklerin hayal değil, bizler hayaller göremeyiz gün geçtikçe daha çok anlayacaksın bu gün ilk deneyiminizi tattığında daha netleşecek tüm hayallerin. Sara yaklaş ve sizlerde yaklaşın.Bak genç adam bunlar senin yeni yoldaşların artık sara ile yollarınız burada bitiyor. Fakat artık yeni arkadaşların ve yoldaşların bunlar. Mehmet efendi konuşurken arkada duran bir kaç kişiyi fark ettim sessizce duruyorlardı. Mehmet efendi arkası dönüktü onları göremiyordu fakat o.. Mehmet efendi: Sizlerde yaklaşın. İşte bu 4 kişide artık senin yakın dostların.Birde yukarıda duran şu bulut oda sizinle ama unutma o sadece sizleri izler ve müdahale edemez. Hadi şimdi bir birinizle tanışın ve yeni görev için hazırlıklarınızı yapın. Mehmet efendi sessizce kalktı sara ile yanımızdan ayrıldı, garip ürpertici, şaşkın herşey hayatımın merkezinde dönüyor. Tüm şeyler kafamda hayal mi gerçek mi. Cinlerden biri bana döndü ve... ---Herşey gerçek bu soruyu sürekli tekrarlamak zorundamısın, artık tanışmamız gerekiyor sanırım, ben Meda gurubun hızlı ve güçlü olanı benim.---Hey dur bakalım hızlı mı sanırım henüz benimle tanışmadın Ben Sita ve gerçekten hızlı fakat bilge olan benim.---Bende Cenah hızı bilmem ama korkulacak bir hayal gücüm olduğunu söyleyebilirim.---Ben Azzam zamanın ve içinde bulunan her yerde olabilirim. Bu konuşmaların arasında gök yüzünde bulunan bulutları seyrediyordum. SİTA; onların isimleri ve biçimleri yoktur, varlıkları verilmiş emirleri uygulamaktır. En başından beri varlar, İlk görev alanlarımızdan bu yana bizleri izliyorlar, Mehmet efendinin dediği gibi müdahale etmezler. Fakat bir çok konularda yardımları oluyor. SİTA; Peki sizler kimsiniz? ---Ben Ali---Ben Seher---Ben de Şahin Benim adım da Cahid sanırım görevimiz hakkında konuşmamız gerekir, şimdi içinizde ne yapacağımızı bilen var mı? O gördüğüm kadın kim ve çocuğu nasıl bulacağımı gerçekten bilmiyorum. AZZAM; Ben biliyorum bizler sizden evvelde vardık bir çoğunuzla yoldaşlık ettik, fakat burada bilmeniz gereken şey hiçbirimiz bir diğerinden üstün yada önde değiliz. Burada herkes eşit ve herkes görevini yapmak konusunda en ufak tereddüt edemez. Bulmamız gereken hepinizin çırakları var bizler onlar için vakitlerini bekliyoruz. Vakit çok yakın hazırlanmak için başlamamız gereken tek şey bilgi. SİTA; Burada ben başlarım bilmek istedikleriniz hakkında bana herşeyi sormanız yeterli. Çocukluğunuz da size öğretilenleri hatırlıyorsunuz. Her biriniz o çocuklar için yola çıkacaksınız birlikte bu çocukları bulup getirmek ilk göreviniz. Bilmeniz gereken tek şey ise bu en kolay olan. Zamanla daha çok şey hatırlayacak ve anlayacaksınız. Şimdi emanetlerinizi almak için mahzene gidelim. Yalnız başıma bahçede düşünürken şimdi yanımda içimdeki; benim tanıdığı kişilerle yavaş yavaş evin bodrumuna inmek için ilerlemeye başladık. Bu arada herkes bir birine sorular soruyor daha çok bilgi almaya çalışıyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse Azzam ve Cenah harici hepsi normal geliyordu. Onlarda içimi ürperten bir şeyler vardı. İçimden bunları düşünürken ara ara bana baktıklarını görüyordum. Fakat artık korku ve şüphe yerini tanımlayamadığım duygularla yer değiştiriyordu. Sonunda bodruma indik ve Sita kapının önünde durdu. SİTA; Burada olanlar sizlerin eşyaları, her yaşamınızda yine sizler kullandınız birazdan içeri girdiğinizde hatırlayacaksınız hadi içeri girin ve herkes kendine ait olanı tanıyacaktır. Karanlık mahzen'in ufacık camından içeriye sızan zayıf güneş ışığında bir masada duran eşyaların başına gittiğimizde ortada duran eşyalar içinde gerçekten tanıdığım şeyler görüyordum. Yaklaştım ve masanın üstünde ayırmaya başladım. Bir cevşen, üzerinde ayetler yazılı bir gömlek, hırka, ahşap bir asa, bir pusula, bir kitap ve bir çanta içinde ufak tefek şeyler vardı. Her birinin ne işe yaradığını hatırlıyordum bu esnada bir ses odayı doldurdu tüm sessizliğin içinde hepimiz döndük. SİTA; Bunları alın her biriniz kendinden evvel ki üstadlarınızın miraslarını alıyorsunuz, sizlerin önceki yaşamlarınızda bunlar hepsi sizinle vardı.Şimdi aklınız da bildiğiniz fakat karmaşanın son bulması için tekrar anlatacağım.Unutmayın bunların her biri sırdır iyi korumalısınız. Her göreve gittiğinizde bunlar yanınızda olması gerekenlerdir. Asla yanınızdan ayırmayacağınız size bu dünyada ait olan tek şey bunlar. Cevşen; Sizleri en zor anlarınızda korur içinde bulunan sır sizi saran dualar ve ayetlerle yazılmıştır. O yanınızda olmazsa göklerde sizinle her an olan melekler olmayacak yalnız olacaksınız. Gömlek; Sır aleminde geçişleriniz de sizi korur, o olmadan sır alemine geçemeyeceksiniz. Sizleri maddi alemden manevi alemlere geçmeniz için korur o olmadan kapılardan geçemezsiniz geçmeye çalışanlarınız yanar ve orada yok olursunuz. Hırka; Her karanlığın içine geçmek için sizi saran bu hırkalar içlerinde sırlar saklar maddi alemden manevi aleme geçerken hırka sizin için sığınak olacak. O olmadan sır alemi için kapınız olmayacak. Pusula; Bu pusula size sırları ararken yardımcı olacak, size yol gösteren olacak sır aleminde yolunuzu bulmak için o pusula sizin için çok değerli. Asla kayıp etmek istemeyeceğiniz şey o olacak. İnanın bana öyle yerlere girmeniz gerekecek ve ilerledikçe derinlerde yollardan geçtiğinizde dönüş yolunda olmayı çok isteyeceğiniz kadar kötü yerler orada kayıp olmak istemezsiniz. Kitap; O sırların notları ve bilgenin kaydıdır, bilmeyen ve inanmayan biri açtığında boş bir kitap görecektir. Sizler ne öğrenmek isterseniz açtığınızda onu bulacaksınız. Öyle anlar olacak bilmediğiniz şeyler hakkında ona ihtiyaç duyacaksınız. Tüm yaşanmışlıkların bilgisi orada var. Çanta;O çantalarda olanlar basit gibi görünse de her görevde sizlerin yardımcılarınız dostlarınız koruyucularınız. Yanınıza almadan göreve gidemezsiniz, o yoksa sizde yoksunuz. Görüyorsunuz değilmi hiçbiri diğerinden üstün değil hangisi yoksa sizde yoksunuz, sizler gibi biriniz yoksa hiç biriniz yoksunuz demek. Hiç biriniz diğerinden önde değilsiniz bundan dolayı bir birimize güvenle ve sıkıca bağlanmamız gerekir. Sizler ilk bulunup buraya getirildiğiniz de sizlere burada ve dışarıda yaşadığınız herşey anlatıldı. Yıllardır bir çok konuda eğitimler alıyorsunuz artık bilgi sahibisiniz tek sorun adapte olmanız aslında bu kısa süren bir durum. Sizler eğitimlerde öğrendiklerinizi şimdi gerçek hayatta yapmaya başlayacaksınız. Her gün her an bilgiler yerine oturacak ve artık sorular yerini görevlerle bırakacak. AZZAM: Üstat sizleri bekliyor 4'ünüz oraya gidiniz. Cahit; Öyleyse gidelim. SİTA: Bu davet ara alemde gitmek için tüm eşyalarınızı üstünüze eksiksiz alın, ardından hırkanızı örtün ve asalarınızı yere 3 defa vurun. Gitmek istediğiniz yer veya kişiyi düşünmeniz yeterli, hadi şimdi hazırlıklarınızı yapmaya başlayın. Sanırım vakit biriniz için yakın. Gerçekten artık anlamaya başladım ve kendimi iyi hissediyorum, bir takım soru ve düşünceler artık cevaplarını bulduğu için kendimi iyi hissediyorum. Karanlık bir dünyanın içinde savaşlar ve mücadele içinde gecen onca zaman bebekliğimden bu yana gözlerimi her kapattığım da karşımda. Bazı zamanlar siyah kimi zaman beyaz hayaller vardı tek sorun içerisini netleştirememe. Bir çok insanın olduğu bir büyük ev içinde olmama rağmen yıllardır yalnız biri olarak sadece Sara ile konuşabiliyordum. Artık yanımda yeni arkadaşlarım ve dostlarımın olması beni mutlu ediyor. Seherin yüzünde bir bıçak yarası dikkatimi çekti ona bakarken gülümseyerek kendi odasına doğru yöneldi. Sita meraklı bakışımın ardından yanıma gelerek; SİTA: Merakı hiç bitmeyecek değil mi ? Seher kutsal şehir kudüsten buraya getirildi onu almak için gittiğimiz gün bir saldırıya uğradık o gün seheri ölmek üzereyken son anda kurtarabildik. Henüz 1 yaşındaydı fakat herşeyi net hatırlıyor. Onu çok geç bulduk, bak cahit çok dikkatli olmalısınız biliyorum sizler zamanla herşeyi tekrar hatırlayacaksınız fakat bu ara sürede dikkatli olmanız gerekiyor. Sizler için en büyük sorun üstat ve çırağın aynı gün ölesi, böyle bir durumda dönüş yolu sizler için kapanır. Hem kendine hemde arkadaşlarına çok dikkat etmelisin. Hayallerinde gördüğünüz o kötü varlıklar ve insanarla artık karşı karşıya geleceksiniz sizler olabilecek en zor olayları binlerce yıldır yaşıyorsunuz. Bizden olanlar içinde bu aynı bir konu yok olmamız ölmemiz önemli değil. Savunduğunuz bu kutsal dava tek önemli gerçek kaybedilen her savaş dışarıda yaşayan insanlar ve cinler için çok kötü sonuçlara neden olur. Savaşlar, katliyamlar, zulüm dehşeti anlatmak kolay fakat gerçek vazife bilinci ile daima arkadaşlarını korumalısın.Hadi şimdi odana git ve bir an önce hazırlan. Odamın kapısında Sitanın gidişini izlerken karşı kapıda birinin baktığını farkettim fakat acil hazırlık yapmam gerektiği için odama girdim. Odamda hazırlanmaya başladım bu arada eski anılarım ve üstadım aklıma geldi biraz hüzünlü ve hızlı bir şekilde üstümü değiştirdim. Asam ve çantamı elime aldım yere dizlerimi koyarak üstümü örtüp asamı yere 2 defa vurduğumda bir ses seni gördüğüme sevindim dedi şaşkınlık arası 3 defa asayı vurduğumda. Karanlık bir ormanda o bakan kişi ile karşı karşıya kendimi buldum, asamı yere vururken düşünmem gereken Üstat Mehmet efendi olması gerekiyordu. Fakat ses konsantremi bozdu ve o kişinin yanında bir ormanda karşı karşıya duruyordum.Ne oluyor sende kimsin? --Beni tanımadın değil mi Hayır sen kimsin? --Şimdi git günü geldiğinde öğreneceksin sakın benimle görüştüğünü kimseye anlatma, bu bizim aramızda bir sır olarak kalmalı. Bir sonraki görüşmemizde sana çok önemli şeyler anlatacağım, hadi şimdi fark edilmeden gitmelisin. Hey sen kimsin ismini söyle bana, hey dur gitme seni tanıyormuyum.Seslenmeme aldırış etmeden oradan ayrılan bu kişi kim olduğunu bilmiyorum, kötü biri olsaydı bana zarar vermek isteyecekti fakat sessizce gitmesi aklımı karıştırdı.Etraf karanlık ağaçların arasında dolunay görünüyordu. Arkamda birinin durduğunu hissettim ve arkamı döndüğümde dehşetle yere düştüm Azzam bana bakıyordu. AZZAM:Burada senin ne işin var gitmen gereken bir yer yok mu? Cahit: Öyleyse gidelim. Yanlışlıkla geldim neden bana öyle bakıyorsun. AZZAMenin izinsiz bunu yapmaya hakkın yok, kendi başına hareket edemesin, hadi şimdi gidelim. Yere eğildim ve hırkamla kendimi sardığımda 3 defa yere vurup Üstat Mehmet efendiyi düşündüm, bir an içinde kendimi çok güzel bir bahçede budum. Harika bir yer kuşlar, şelale, çiçekler arasında arkadaşlarımın Mehmet efendinin yanında olduklarını gördüm ve ilerleyerek yalarına doğru gittim. Mehmet efendi önünde bir kitap bir şeyler okuyor, arkadaşlarım ona bakıyordu. Sessizce oturdum ve beklerken etrafı izliyordum burası çok farklı sanki bizden başka kimse yok gibi. Böyle bir yeri daha önce görmediğimi düşünürken, karşıda duran bir ağaç çok tanıdık geldi. Araç'ın hemen arkasında bir mezarın olduğunu hatırladım sanırım ben daha önce geldiğim bir yer olmalı. Mehmet efendinin bana baktığını fark ettim. MEHMET EFENDİ: Cahit çok geç kaldın umarım bir daha olmaz, tanıdın mı o ağacı? Peki sizler hatırladınız mı? Burası benim en çok sevdiğim yer, sizlerle ilk görüşmelerimi her zaman burada yapıyorum fakat ilk geldiğinizde tanıyamadınız farkındayım. Çocuklar merakla ve hatıralarınızla baktığınız o yerlerde hepiniz bir mezar olduğunu düşünüyorsunuz biliyorum. Burası gizem hanedanlığı kullarının mezarlığı ilk geldiğinizde hatılamadınız bunun sebebi ölmeden girmeyeceğiniz yer fakat hepiniz yaratıldığında ilk gün öldünüz buraya defnedildiğiniz sonra tekrar diriltildiniz. Her biriniz mezarlarına getirildiniz onun için ilk gelişte tanımadınız fakat sonra diriltildiniz ve ayağa kalktınız. Her biriniz kendi mezarının yerini hatırladı işte sizleri ilk gün ki yerde topladım. Bilin istiyorum sizler başladığınız an ölüp tekrar diriltildiğiniz an ve burası.Bu gün Seher için ilk görev günü birlikte yolculuğa çıkacaksınız, şimdi gözlerinizi kapatın ve sadece beni dinleyin. Bu konu veri koruma ilkelerince yasal olarak telif-lenmiş bir eserdir, kopyalanması ve hak sahibi izni olmadan yayınlanması dağıtılması yasaktır. Daha fazla bilgi için yayıncı kullanıcı ile irtibat kurabilirsiniz.http://www.opensource.org/licenses/bsd-license.phphttps://www.sosyallift.com/Kosullar "Bu hayatın içinde her yanı sarılmış ruhlar kim bunlar, bir yanda iyiler bir yanda kötüler Elimde bir tek renk korkunun rengi karanlık, Geçtiğim yolar aklıma geliyor ayazda kalmış titrek bedenlerde yaşayan ben. Kim bilir bir umut'mu bu, işte tamda orada senin için mi yoksa bir başkası için mi. Hey ... Daha fazla »»
    2 Beğen 4 Yorum Yap
    Demet İlayda Erdoğan
    Eylül 11 '19
    Bende blok yazmayı düşünüyorum güzel hikayeler, bu hikayenin devamını merakla bekliyorum gerçekten farklı bir konu olmuş
    Serkan BEKİROĞULLARI
    Eylül 14 '19
    Teşekkürler güzel yorumlarınız için, bir çok dalda esinlenmiş bir hikaye. Mümkün oldukça devamı gelecek. Doğrusunu söylemek gerekirse ilk yazmaya başladığımda biraz saçma gelmişti fakat yazma sonuçlarını hem burada hemde blog havuzunda bu denli iyi geri dönüş olması yazmam için iyi bir neden. Teşekkürler güzel yorumlarınız için, bir çok dalda esinlenmiş bir hikaye. Mümkün oldukça devamı gelecek. Doğrusunu söylemek gerekirse ilk yazmaya başladığımda biraz saçma gelmişti fakat yazma sonuçlar ... Devamı >>>>
    Müzik Dünyam
    Ekim 30 '19
    farklı bir konu okuyucu izni veriniz lütfen
    Yorum yapabilmeniz için oturum açmanız gerekiyor
  • Demet İlayda Erdoğan
    Yeni ilan yayınlandı
    SATILIK BAHÇELİ EV
    YAZIKÖY MERKEZDE SATILIK İÇİ FULL YAPILI 2 KATLI DUBLEX BAHÇELİ EV230.000 TL100. Yıl, KarabükYAZIKÖY MERKEZDE YUKARI CAMİNİN YANINDA 2 KATLI SIFI...
    0 Beğen 0 Yorum Yap
    Yorum yapabilmeniz için oturum açmanız gerekiyor
  • Demet İlayda Erdoğan
    Demet İlayda Erdoğan Guruba katıldı....
    Meral Akşener Yeni bir grup oluşturdu
    İYİ Parti
    İYİ Parti
    Türkiye Cumhuriyeti İYİ Parti'si. Türkiye için emek ve güven vadeden partisi. Gurubumuza hoş geldiniz sizlerle daha iyi bir ...
    Katılımcılar: 3
    Demet İlayda Erdoğan
    Meral Akşener
    Türk Birliği
    .ow_debug_cont{padding:15px 0;width:80%;margin:0 auto;} .ow_debug_body{background:#fff;border:4px double;padding:5px;} .ow_debug_cap{font:bold 13px Tahoma;color:#fff;padding:5px;border:1px solid #000;width:250px;margin-top:-20px;} .ow_debug_body .notice{background:#fdf403;color:#555;} .ow_debug_body .warning{background:#f8b423;color:#555;} .ow_debug_body .error{background:#c10505;color:#fff;} .ow_debug_body .exception{background:#093dd3;color:#fff;} .ow_debug_body .vardump{background:#333;color:#fff;} .vardumper .string{color:green} .vardumper .null{color:blue} .vardumper .array{color:blue} .vardumper .bool{color:blue} .vardumper .property{color:brown} .vardumper .number{color:red} .vardumper .class{color:black;} .vardumper .class_prop{color:brown;}
    OW Debug - Notice
    Message: Trying to access array offset on value of type bool
    File: /home/romarekl/public_html/sosyallift.com/ow_smarty/template_c/e71d0e3faffcea652046256f61c2bb015cafa682_0.file.feed_item.html.php
    Line: 237
    style="display: none">
    OW Debug - Notice
    Message: Trying to access array offset on value of type bool
    File: /home/romarekl/public_html/sosyallift.com/ow_smarty/template_c/e71d0e3faffcea652046256f61c2bb015cafa682_0.file.feed_item.html.php
    Line: 238
  • Demet İlayda Erdoğan
    Evinize gül kokusu essin kalplerinize Allah iyilik versin. Bu bayramda da ellerimiz her zamanki gibi mutlulukla birleşsin Bu mutlu günde, güzel insanlara, özel insanlara, hani vazgeçemediklerimize, sevgilerimizi, saygılarımızı, dualarımızı gönderiyoruz. Her gününüz bir bayram olsun.
    2 Beğen 0 Yorum Yap
    Yorum yapabilmeniz için oturum açmanız gerekiyor
  • Demet İlayda Erdoğan
    Kafamı yastığa rahat koyduğum sürece kim beni aldatmış kim arkamdan kötü anmış kim hakkımda ne düşünmüş hiç biri umurum da değil sonuçta içimdeki sevgim iyi niyetim ve bu karakterimle sabah yine uyandım yeter ki Allah gönlümün rahatlığını eksik etmesin GÜNAYDIN
    1 Beğen 0 Yorum Yap
    Yorum yapabilmeniz için oturum açmanız gerekiyor
  • Demet İlayda Erdoğan
    Bir insan sizden kolaylıkla vazgeçiyorsa yada yokluğunuza hemen alışmışsa onunla yaşadığınız herşeyi unutun hiç biri gerçek deildir
    3 Beğen 0 Yorum Yap
    Yorum yapabilmeniz için oturum açmanız gerekiyor
  • Demet İlayda Erdoğan
    Ben kendimi çok seviyorum keşke herkez benim gibi dürüst kalbi temiz olsa bakıyorum millete dışı güzel içi pis tuaf ya onun için kendimi çok seviyorum iyiki böleyim iyiler bir gün kazanacak dimi
    1 Beğen 0 Yorum Yap
    Yorum yapabilmeniz için oturum açmanız gerekiyor

Projem

Henüz hiç projeler başlamamış

Oy

Verdiğin oy:
Toplam: 5 ( 4 oranlar)
'':
Yanıp sönen efekti
Kaydırma efekti
Değerlendirme: