OW Debug - Notice
Message: Trying to access array offset on value of type null
File: /home/romarekl/public_html/sosyallift.com/ow_plugins/forum/controllers/topic.php
Line: 136
Kösem Sultan'ın Hayatı.! Haseki Mâhpeyker Kösem Büyük Valide Sulta...
Loading...
 
tr
Evde İş Fırsatları VİP
Evde İş Fırsatları Kasım 13 '16

Haseki Mâhpeyker Kösem Büyük Valide Sultan veya kısaca Kösem Sultan Osmanlıca: كوسم صولتان; d. 1590 - ö. 2 Eylül 1651) Osmanlı Padişahı I. Ahmed'in nikahlı eşi,kadınlar saltanatındaki renkli ve nüfuzlu hasekilerin sonuncusu,tekmil valide sultanların ecesi IV. Murad ve Sultan İbrahim'in annesi.IV. Mehmed, II. Süleyman ve II.Ahmet'in babaannesi Valide-i Muazzama.

Yaklaşık 30 yıl Valide Sultan olmuş, 13 yıl kadar da naibe sıfatıyla Osmanlı Devleti'ni yönetmiştir. Osmanlı tarihinde iki oğlunu tahta çıkarıp akabinde de torununun saltanatını gören tek Osmanlı sultanıdır. Bunun yanında Osmanlı tarihinde ölümüyle de bir ilke imza atarak Osmanlı tarihinde katledilen tek valide sultan olma niteliğini taşımaktadır. Osmanlı hareminde kadın hakimiyetinin sembolü haline geldiği ve Haseki Hürrem Sultan'la başlayan,popüler kültürde ve bilimsel edebiyatta Kadınlar Saltanatı olarak adlandırılan dönemi zirveye ulaştırdığı kabul edilmektedir. Kösem Sultan 1623 yılında Osmanlı devlet geleneğinde daha evvel hiç yaşanmamış bir şekilde saltanat naibesi olarak devleti yönetmeye çalışmış,büyük ölçüde de başarılı olmuştur. Aldığı kararlar ve oğlu adına verdiği hükümlerle İmparatorluğu kasıp kavuran isyan yangınını söndürmeyi başarmıştır. Hürrem Sultan'ın Osmanlı'da kadına bakış noktasında ihdas ettiği akımı üst düzeye yükselterek Osmanlı tarihi içerisinde kadının erkini ve ataerkil idareye meydan okuma savaşını en iyi biçimde sergilemiştir. Siyaset ve yönetim tarihleri içerisinde kadından söz edilirken akla gelen en büyük isimlerden biri olmayı başarmıştır. Kösem Sultan, Osmanlı tarihinin en güçlü ve en etkili valide sultanı olarak kabul edilir.

Kimliği

Hareme getirildiğinde kendisine Mahpeyker, yani "ay yüzlü " adı verilmişti. Saraya getirilen cariyelere fiziksel özellikleri ya da kişiliklerine göre genelde Farsça isimler konulduğunu hatırlarsak Kösem'e bu adın geniş,dolgun,ışıltılı ve beyaz çehresi sebebiyle verildiğini iddia edebiliriz. Bu güzel ismin neden hem iç,hem dış kaynaklarda yerini kısa zamanda Kösem'e bıraktığını sorgulayacak olursak belki de bu seçeneği aslında şahsen tercih ettiğini görebiliriz. Selefleri Nurbanu, Safiye Sultan gibi bir cariye olarak takılan bu ismin tatlı bir unutuluşa gömülmesinde büyük bir ihtimalle kendi rolü de vardır. Dönemin şahitlerinden İtalyan gezgin Pietro della Valle, Kösem Sultan'ın hasekilik zamanından itibaren bu ismi taşıdığını belirtir. İddiasına göre diğer hasekileri geçtiğinden,onların lideri, sürünün önünde gideni olduğu ya da tüysüz,pırıl pırıl bir cilde sahip olduğu için bu adı almıştır. Bir taraftan "ay yüzlü "den çok da farklı bir anlam içermeyen Kösem'in bu ismi benimseyip Mahpeyker'e tercih etmesinin baskın sebebi kelimenin diğer anlamı olmalıdır : lider.

İlk yılları

Çocukluğu ailesinin yanında geçen Anastasya, babasının ölümünden sonra Bosna Beylerbeyi'nin sarayına girdi. Zamanla güzelliği ve zekası nedeniyle Bosna Beylerbeyi tarafından İstanbul'daki Osmanlı Saray'ındaki Darüssaade Ağası'na gönderilmiştir.

Saraya geldiği 1604 yılında Safiye Sultan Eski Saray'a gönderilmiş (9 Ocak 1604) ve Handan Sultan'ın haremdeki iktidarı başlamıştı. Çünkü kaidelere göre yeni Valide Sultan gelince eski Valide Sultan saraydan yollanırdı. Bu olay Kösem Sultan'ın üzerinde etki bırakmış ve yıllar sonra torunu tahta geçtiğinde Eski Saray'a gitmemiş ve haremde çıkan iki başlılık sonucu öldürülerek hayata veda etmiştir.

Saraya gelen Anastasya'nın Kösem ismini almasıyla ilgili iki rivayet vardır. Bunlardan ilki tüysüz bir yapıya sahip olmasıdır. Bu zayıf bir rivayettir. Diğer kuvvetli olan rivayet ise kendisinin sarayda diğer cariyelere kösemenlik ettiği, yani ''Emin, ne zaman ne yapacağını bilen, bir sürüye yol gösteren ve yönlendiren kişi veya kimse" olduğu için Kösem ismi verilmiştir.

Haseki Sultanlık Dönemi

Anastasya saraya girdiğinde Mahpeyker adını almıştır. Ancak zamanla diğer cariyelere de yol yordam gösterdiğinden kendisine Kösem ismi verilmiştir. I. Ahmed'in annesi Handan Valide Sultan tarafından seçilen Kösem padişaha sunulmuştur. Sultan Ahmed çocuk yaşta olduğundan yarı naibe (co-regent) olarak Handan Sultan oğlu adına bizzat devleti yönetiyordu. Bu konuda Leslie Peirce, Handan Sultan'ın oğlu döneminde çok güçlü biri olduğunu ve tecrübesiz oğlu için zihinsel anlamda pek çok şeyi aşıladığını ve geri planda devleti yönettiğini varsaymaktadır.

Handan Valide Sultan oğluna çocuğu olması için birçok cariye gönderiyordu fakat oğlu cariyelere karşı ilgisizdi. İyi yürekli bir kadın olan Handan Sultan Şehzade Mustafa'nın da öldürülmesine engel olmuştur. Kendisinin ölümünden sonra da 1612 yılına kadar bu konu kapalı kalmıştır. 1604 yılının Mart aylarında I. Ahmed ve kardeşi Şehzade Mustafa ölümcül bir rahatsızlık yaşamışlardır. Hanedanın yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğu bu hastalıktan padişah ve şehzade ancak Nisan aylarında kurtulabildiler. Bu nedenle Sultan Ahmed'in bir an evvel çocuk yapması gerektiği daha iyi anlaşıldı.

Kösem hareme girdiğinde kendisinden önce Mahfiruze isminde bir cariye Sultan Ahmed'in gözdesi olmuştu ve hamile kalmıştı. Yaklaşık 4 ay sonra Kösem'in de hamile kaldığı haberi yayılmıştır. 3 Kasım 1604'e gelindiğinde Mahfiruze Sultan ve I. Ahmed'in ilk şehzadesi olan Şehzade Osman'ı doğurarak baş haseki oldu.1605 yılının Mart ayında ise Kösem Sultan'dan Şehzade Mehmed doğdu. Böylece Kösem de Haseki Sultan oldu.

Sultan Ahmed dindar bir padişah olarak bilinir ve genel olarak bu dindarlığı kendisine annesi aşılamıştır. Bu dönemde Aziz Mahmud Hüdayi ile de tanışmış ve annesi ile ziyaretlerine gitmişlerdir. Validesinin vefatından sonra I. Ahmed ile ziyaretlere genellikle Kösem Sultan gitmiştir.

1605 yılına kadar haremi yöneten Valide Sultan'ın vefatı ile I. Ahmed oldukça müteessir olmuş ve bu ölüm önceki sakin yapısından daha çok şiddetli ve isyan edenlere karşı sert yaptırımlar uygulayan bir hükümdara dönüşmesine sebep olmuştur. Oğlu üzerinde oldukça etkili olan Handan Valide Sultan yaşadığı sürece Kösem'in yükselmesine imkan yoktu. Handan Valide Sultan'ın vefatından sonra annesi tarafından kendisine inanmaması için tamamen ikna edildiği Derviş Paşa'nın padişah üzerinde tesiri olmuş fakat onun da 1606 yılında idam edilerek öldürülmesi ile kendisini kısa zamanda kendini kabul ettirdiği küçük yaştaki padişah Kösem Sultan'ın etkisine girmiştir. Sultan Ahmed'in ilk eşi ise zamanla gözden düşmüştür.

Kösem Sultan'ın eşi I. Ahmed

Hatta padişahın bir hasekisi ile Kösem Sultan'ın arasında 1607 yılında gerçekleşen ağır bir kavga olduğu da söylenir ve Ahmed'ın haberdar olunca her iki hasekisine de kızdığı belirtilir.

Sultan Ahmed'in nikahlı eşi olması

Mevcut Osmanlı kaynaklarının hiçbiri Sultan Ahmed'in Kösem'le evlendiğini yazmamaktadır. İstisnai durumlar hariç padişahlar eşleri ile nikah kıymıyorlardı. Yabancı kaynaklar ise çoğu zaman nikahtan bahsetmeyerek Kösem'i Ahmed'in eşi olarak alıp konuyu muallakta bırakmaktadır. Örneğin, 1609 yılında Venedik'li Elçi Bon, Ahmed'in üç kadından dört çocuğu olduğunu ancak hiçbiriyle nikahlanmadığını bildirmektedir. İngiltere'de Richard Knolles'un 1603'de basılan ve gayet başarılı bir şekilde Osmanlı Devleti tarihini anlatan "The Generall Historie of the Turks" adlı kitabının içeriğini 1621'e kadar genişleten Edward Grimestone ise Kösem'in, Ahmed'in eşi olduğunu yazmaktadır ama bunun nikahlı eşi anlamına gelip gelmediği tartışmalıdır.

Son yıllarda genç araştırmacı Özlem Kumrular Venedik Devlet Arşivi'nde yaptığı bir tarama araştırmada Sultan IV. Murad'in cülûsunu ilan eden ve üzerinde IV. Murad'ın tuğrası bulunan bir name ortaya çıkartmıştır. Bu namede yeni padişahın "valide-i kerimeleri Kösem Sultan"dan bahsederken Kösem'in "ki sabıkan merhum ve mağfurun-leh Sultan Ahmed'in gayetden mu'teber ü makbulesi olmağın onu nikah-ile tazimen tezevvüc edip "... Ahmed'in "muteber ü makbulesi" olduğu vurgulanmakta ve onu övmeye devam edilmektedir. Bu belge padişah I. Ahmet'in, hasekisi Kösem Sultan ile nikah yapıp evlendiğini açıkça göstermektedir. Özetle, Kösem Sultan da tıpkı seleflerinden olan Hürrem Sultan gibi zevcinin yasal eşi olma şerefine nail olmaya muvaffak olmuştur.

Haseki Sultanlık dönemindeki genel siyaseti

Tarihçilerin aktardıklarına göre, Kösem Sultan ilk başlarda huzurlu bir hayat sürmüş, tasavvufa meraklı olan I. Ahmed ile birlikte dergahlara gitmiş ve çocuklarıyla ilgilenmiştir. Dini tutumu kuvvetli olan I. Ahmed, çocuk yaşta tahta geçmesine rağmen babası gibi başkalarının etkisi altında kalmadığını kanıtlamak konusunda çok titizdi. Kösem Sultan bu nedenle I. Ahmed döneminde siyasi işlere fazla bulaşmamıştır.

1612 yılına gelindiğinde I. Ahmed'in dört oğlu olmuştur. Bu çocuklarının ismi Osman (1604), Mehmed (1605), Selim (1611) ve Murad (1612) olarak belirlenmiştir.Şehzade Selim aynı yıl içinde ölmüştür. Şehzadesi çok olduğundan Sultan Ahmed kardeşini katlettirmek istemiş ancak devlet büyükleri akli dengesi bozuk olduğundan zararı olmaz fikrini padişaha kabul ettirerek bu ölüme engel olmuşlardır. Tabii ki burada Kösem Sultan'ın tahta Şehzade Osman'ın çıkıp öz oğlunu katlettirmesine engel olmak için I. Ahmed üzerinde bir etki oluşturmaya çalıştığı da söylenebilir.

I. Ahmed'in erkek çocuklarından 6 tanesini Kösem Sultan doğurmuştur. Bunlardan iki tanesi küçük yaşta vefat etmiştir. Bu nedenle saraydaki en nüfuzlu kadın da Kösem Sultan olmuştur. Mahfiruze Sultan'ın 1620 yılında genç yaşta ölümü de bunda etkili olmuştur. Bundan sonra Şehzade Osman'ı Kösem Sultan büyütmüştür.

Kösem Sultan gücünü arttırmak için kızları Ayşe,Gevherhan ve Fatma Sultan'ı, özellikle ilk kızı olan Ayşe Sultan'ı, güçlü olan paşalarla evlendirdi, böylece Divan-ı Humayun'da büyük bir nüfuza sahip oldu. Ayşe Sultan'ın henüz 6 yaşındayken 1611’da Veziriazam Nasuh Paşa ile nikâhı kıyıldı bir yıl sonra da düğünleri yapıldı. Ayşe Sultan, Nasuh Paşa'nın sarayına nakledildi; fakat zifaf, saray âdeti mucibince çocuğun bulûğa ermesine talik olunmuştu. Nasuh Paşa, zeki, muktedir ve devrin kapısı en zengin vezirlerindendi.Fatma Sultan'ı Kaptan-ı Derya Hasan Paşa ile,diğer kızı Gevherhan Sultan'ı ise Öküz Kara Mehmed Paşa ile küçük yaşlarda suri(göstermelik) olarak evlendirmiştir.

Daha Kuyucu Murad Paşa'nın sadareti zamanında, saraya bir mektup göndererek, eğer mührü hümayun kendisine tevdi edilirse padişaha kırk bin altın takdim edeceğini bildirmişti. Padişah, bu mektubu derhal Murad Paşa'ya yolladı. Murad Paşa da nadir bir pişkinlikle Nasuh Paşayı çağırtarak teklif ettiği parayı derhal tahsil eylemişti. Bu hâdiseden dolayı Padişah I. Ahmed, Nasuh Paşa hakkında hiçbir kötü düşünceye kapılmamış olmalı ki, Murad Paşa ölür ölmez onu sadarete getirdi. Arkasından Ayşe Sultan izdivacıyla taltif etti. Fakat, padişahların aşırı iltifatları daima tehlikeli olmuştur.

Nasuh Paşa'nın ikbali de ancak üç yıl sürdü. 18 Ekim 1614 günü, idam hükmünü infaza giden Bostancıbaşı, Sadrazamı Küçük Ayşe Sultan'la bir odada bulmuştu. Küçük Ayşe Sultan'ı kaldırıp pencerenin içine oturttular ve gözü önünde paşayı boğdular. Gerçi, Hazine gibi Ayşe Sultan da Rüstem Paşa'dan sonra Osmanlı tarihinin en zengin vezirlerinden sayılan Nasuh Paşa'nın bir kısım servetine tevarüs etmiş, fakat gözü önünde işlenen bu cinayet, hayatı için fena bir başlangıç olmuştu. Nasuh Paşa'nın idam edildiğinde sonra diğer kızı Gevherhan Sultan'la evli olan Öküz Mehmed Paşa veziriazam makama getirildi.

Üvey oğlu ile ilişkisi

Osman küçükken Kösem ile araba gezintilerine çıkardı ; bu gezintilerde yol kenarında duranlara para atarak kendini göstermeyi severdi.Daha sonra Ahmed,oğluyla hasekisi arasındaki bu ilişkiye müdahale etti; elçi Valier 1616'da padişahın Kösem ile Osman'ın görüşmesini yasakladığını bildirmişti.Belki de gerekçesi Valier'in de yorumladığı gibi ,Kösem'in oğullarının geleceği hakkında iyi bilinen planlarının şehzadelerin güvenliğini tehlikeye sokması korkusuydu.Bir diğer olası sebep de artık ergenlik çağına gelen bir şehzadenin namahrem bir kadının yanında olmasının uygunsuz düştüğü yargısıydı.Yine de Ahmed'in ölümünden sonra ilişki yeniden devam etti.1619'da Osman,padişah olarak Kösem'i eski sarayda üç günlük bir ziyafetle onurlandırdı.

Ekber ve Erşed Sistemi'nin getirilmesindeki etkisi

Kösem,Osmanlı hanedan tarihinde ekberiyete geçişin mümkün hale geldiği dönüm noktasında,son derece nüfuzlu bir hasekiydi.Eğer Ahmed veliaht sahibi olduktan sonra,gelenek gereği kardeşi Mustafa'yı idam etmiş olsaydı,yerine en büyük oğlu Osman geçecekti.Hükümdarlığın babadan oğula geçme usulü böyle gerektiriyordu.Muhtemelen yeni padişah da erkek çocuk sahibi olur olmaz Kösem'in oğulları Murad,Kasım ve İbrahim de dahil bütün kardeşlerini idam ettirecekti.1612'de Venedik elçisi Simon Contarini,Kösem'in Osmanlı hanedanının geleneğine ters bile olsa kardeşine zarar vermemesi gerektiğini savunarak,Ahmed'i Mustafa'nın canını bağışlamaya ikna ettiğini bildirmişti.Contarini'ye göre burada Kösem'i harekete geçiren şey "şimdi kendisinin bir kardeşe gösterdiği bu merhametin ileride ilk doğan şehzadenin kardeşi olan kendi oğlu için de gösterebileceği "ydi.

Haseki Sultanlık dönemi hakkında elçi raporları

  • 1612'de Venedik elçisi Simon Contarini Kösem'i "güzel kurnaz " ayrıca "birçok yetenekleri olan,mükemmel şarkı söyleyen,bu nedenle de hükümdar tarafından çok sevilen " bir kadın olarak tasvir eder.
  • Elçi Guistinian'a göre Kösem saraya çok küçükken getirilmiş,burada büyümüş,çok güzel ve erdemli bir kız olmuş ve Ahmed'e sunulmuştur.İyilik ve zarafeti sağ duyuyla birleştirerek sultanın gönlünü kazanmıştır.Büyük meselelerde de onun yoldaşı olmuş ve kendisine danışılmıştır.
  • 1616'da İstanbul'a gelen elçi Cristofora Valier Kösem'in Ahmed üzerindeki etkisini dile getirirken, "Sultanın kalbinin mutlak sahibidir,kendisinden asla hiçbir şey esirgenmez " der.
  • O dönemde sarayın yakınlarından haber alan Sapiencia Kösem'in eşi Ahmed tarafından çok sevildiğini,Ahmed'in kendisine çok iyi davrandığını ve hiçbir Türk'ün eşini asla o denli sevmediğinin söylendiğini yazıyordu.
  • O dönemde İstanbul'a gelen İngiliz gezgin Sandys adını "Casek Cadoun " olarak kaydettiği Kösem'in güzelliğine büyüyü de eklediğinin söylendiğini belirtir.İddiasına göre Ahmed'i bu şekilde etkilemiştir.Sultanın Kösem'i "ihtiraslı " bir şekilde sevdiğini iddia eder.Bunda da büyünün etkisi olduğunun altını çizer. "Hem zarif,hem de utangaç bir tabiatı var " şeklinde de Kösem'i karakteristik olarak tasvir eder.
  • Contarini,Kösem'in erken dönemde Ahmed ile siyaset konuşmamasının nedeni ile ilgili, "Çok akıllı davranarak padişahla ciddi konular ve devlet meseleleri üzerine çok sık konuşmaktan geri durduğunu "söyler.Kösem'in Ahmed'in saltanatı süresince devlet işlerini gözlemleme imkanı olsa da böyle bir hırsı olmadığını gösterecek kadar kurnaz davranması ve kadınların devlet işlerine karışmasını asla istemeyen bir padişahı ürkütmeyerek en akıllıca olan siyaseti uygulaması da siyasi zekasını göstermesi bakımından büyük önem arz etmektedir zira Sultan Ahmed, babaannesi Safiye Sultan'ın tahakkümü altında kalmış olan babasına benzememek hususunda çok titiz ve sertti.
  • Kösem ile Ahmed arasında erken dönemde siyaset konuşulmasa da Kösem'in hasekiliğinin son dönemlerinde Ahmed ile siyasi meseleler hakkında konuşmaya başladığı aşikardır.Zira 1616'da Cristofora Valier,Kösem'in padişah üzerindeki etkisi sebebiyle İstanbul'da sahip olunabilecek en değerli müttefik olduğunu belirtiyor,onun iltifatlarının ve Venedik'in itibarına yaptığı katkıların gereğince ödüllendirilmesini tavsiye ediyordu.
  • 1612'de Venedik Elçisi Contarini Kösem'in canını sıkan bir kadını padişahın dövdürdüğünü bildirmişti.

I. Ahmed'in ölümü ve Eski Saray Dönemi

22 Kasım 1617'de Sultan I. Ahmed vefat etti. Cenazesi Sultanahmed Camii yanındaki türbesine defnedildi. Padişahın genç yaşta vefatı ile tahta kimin çıkacağı da tartışma konusu olmuştur. Taht için namzet isimler Şehzade Mustafa ve Şehzade Osman'dı. Fakat kaideler gereği bir padişah vefat ettiğinde oğullarından birinin tahta geçmesi uygundu. Fakat devlet erkânı tahta daha büyük yaşta olan Şehzade Mustafa'nın geçmesini uygun buldu. Evladının ölmemesini isteyen Kösem Sultan ise bu işe destek vermek için altınlar saçtırdı ve I. Mustafa'nın tahta geçmesi için tüm imkanlarını kullandı. Zaten hanedanın en kıdemli erkek üyesi olması bakımından, I. Mustafa'nın tahta çıkarılması I. Ahmed döneminde kabul edilen taht veraset kaidelerine uymakta idi. Devlette söz sahibi olanlar bu kaideyi uygulayıp Mustafa'yı tahta geçirmeyi kabul ettiler. Halbuki I. Ahmed'in en büyük şehzadesi Osman gayet iyi eğitim almıştı. Buna ek olarak haremde yaşayanları gayet iyi tanıyan Darüsaade Ağası Mustafa Ağa'nın Mustafa'nın akıl dengesinin yerinde olmadığına devlet ricalini uyarmıştı.

Sultan Ahmed'in oğullarından en büyük şehzade Osman daha 13 yaşında idi; ama I. Ahmet tahta çıktığında 14 yaşında idi. I. Mustafa devlet meseleleri ile ilgilenmediğini ifade ederek saltanatı kabul etmediyse de bu hal, devlet erkânı tarafından göz önüne alınmadı. Kösem Sultan eşi vefat ettiğinden ikbalden düştü ve Safiye Sultan'ın yanına Eski Saray'a yollandı. I. Mustafa deli bir padişah olduğundan bir süre sonra devlet içerisinde kabul görmemeye başladı. Yazılıp gönderilen emirler bile başkası tarafından yazıldığı anlaşılacak şekilde oluyordu. Eğitimi de eksik olan padişah I. Mustafa devlet işleri ile de ilgilenmeyince tahttan hâl edildi. Nitekim tahta çıktıktan 96 gün sonra 26 Şubat 1618 günü tahttan indirildi, yerine Kösem Sultan'ın kocasının başka bir kadından olma oğlu II. Osman geçti.

Fakat II. Osman yaşı çok genç olmakla birlikte Kösem Sultan'ın devlet işlerine çok karışmasından rahatsız oldu. Bu yüzden Kösem Sultan'ı Eski Saray'da siyasetten uzak tutmaya çalışmıştır. Ancak kendisini büyüten Kösem Sultan'ı da ihmal etmemiş ve daima saygı duymuştur. Örneğin, Genç Osman Kösem Sultan'ı Eski Saray'da üç gün ziyaret etmişti.

Genç Osman, iktidarının üçüncü yılında Lehistan seferine çıkarken, kendisinin yokluğunda herhangi bir oldu-bitti olasılığını engellemek için, altı kardeşinden en büyüğü olan Şehzade Mehmed’i yaklaşık 16 yaşında iken boğdurttu. En büyük şehzadesi olan Şehzade Mehmet'in II. Osman tarafından idam ettirilmesinden sonra Kösem Sultan genç padişaha düşman olmuştur. Tahttan indirilen I. Mustafa'nın annesi Halime Valide Sultan oldukça hırslı bir kadındı ve Kösem Sultan zamanında oğlunun öldürülmesine engel olduğundan iyi anlaşıyordu. İkisi de Eski Saray'da bulunduklarından iletişimleri oldukça iyiydi.

Haseki Kösem Sultan

Halime Sultan oğlu Mustafa'yı tahta çıkarabilmek için damadı Kara Davut Paşa ile ittifak kurmuştu. Hotin Savaşı'ından istediği sonucu alamadan dönen II. Osman ise Anadolu'ya geçerek Mısır Ordusu'na benzer bir ordu kurmanın hayaliyle yaşıyordu. Bunun için tek çıkar yolun hacca gitmek olduğunu düşünen padişah bu sırrı iyi saklayamayınca birçok kişiye gün doğdu. Padişah otağının Üsküdar'a kurulacağı günden bir gün önce, yeniçeriler Süleymaniye'de toplandılar. Ayaklanan yeniçeriler saraya girip bazı devlet adamlarını öldürdüler.

Yeniçeri ve sipahileri ikna etmek isteyen Sultan Genç Osman, yeniçeri ağalarını merhamete getirmeye çalıştı. Ancak bunda başarılı olamadı. Nihayet yenilik taraftarı olmayanların tahrikleri neticesinde isyan eden yeniçerilerin 19 Mayıs 1622’de II. Osman’ı tahttan indirmeleri, Sultan Mustafa’nın yeniden ikinci defa tahta çıkmasına yol açtı. Çıkan isyanda Genç OsmanYedikule Zindanları'nda boğduruldu ve burnu ile kulağı koparılarak öldürüldüğüne inanması için Halime Sultan'a getirildi. Asiler tekrar Şehzade Mustafa'yı tahta çıkardılar.

Üvey oğlu II. Osman

II. Osman'ın öldürülmesi nedeniyle Anadolu'da ayaklanmalar çıkmıştı. Tımarlı sipahiler, İstanbul'daki kapı kulları aleyhine eyleme geçmişlerdi. Bunlar asi yeniçerileri ve kapıkulu sipahilerini kaygılandırmaya başladı ve aklanmak için çeşitli taşkınlıklarda bulunmaya başladılar. 31 Aralık 1622'de sipahiler II. Osman'ın kan davası ile ayaklandılar. Ocak ayının ilk haftası boyunca Divanhane önüne gelip gürültülü eylemlerde bulunup II. Osman katillerinin cezalandırılmasını istediler. Kara Davut Paşa, II. Osman'ın katlinde rol oynamış olan diğer yakalananlardan vezir Derviş Paşa, Kalender Uğrusu ve Meydan Bey 8 Ocak'ta idam edildiler.

I. Mustafa, Kara Davut Paşa’yı azlettirip öldürttü ise de isyanlar durmadı. İstanbul’daki karışıklıklar ve Anadolu’da meydana gelen isyanlar, Osmanlı Devleti’nin başında devlet işlerinden anlayan ve bunu yapmak isteyen bir padişahın bulunmasını gerekli kılıyordu. Sultan I. Mustafa, akıl sağlığı bozuk olduğu için hiçbir kadını yatağına yaklaştırmamış ve çocuğu da olmamıştır. I. Mustafa 1.5 yıl daha hüküm sürdükten sonra akıl sağlığı bozuk olduğu için 10 Eylül 1623 tarihinde şeyhülislam Zekeriyazade Yahya Efendi'ın fetvası ile akli dengesi yerinde olmayan kişinin halife olamayacağı gerekçesi ile tekrar tahttan indirildi.

Mustafa'nın da tekrar tahttan indirilmesi üzerine Şeyhülislâm Yahya Efendi ve devlet erkânı, I. Mustafa’nın yerine nihayet kendi oğlu IV. Murad'ın geçmesi konusunda karara vardı. Kösem Sultan Valide Sultan olarak Eski Saray'dan Topkapı Sarayı’na yerleşti. IV. Murad tahta çıktığında sadece 11 yaşındaydı ve Kösem Sultan artık oğlu adına devleti büyük ölçüde yönetmeye başladı. Kösem Sultan’ın saltanatı, IV. Murad’ın idareyi tam olarak ele almasına kadar sürmüştür.

Saltanatı

Yeniçeriler, üst üste aldıkları cülus bahşişi münasebetiyle Sultan IV. Murad'ın taht-i saltanata iclasında bahşiş istemeye­ceklerine dair söz verdikleri halde, az bir müddet sonra «cü­lus isterük» diye ısrar ettiler. İki milyon Osmanlı altını bulan meblağ saraydaki altın tabakalar ve tepsiler eritilerek karşı­landı. Sadrazam Kemankeş Ali Paşa, Şeyhülislâm Yahya Efendi'yi görevinden azlettirdi. Yeni gelen zât, Genç Osman'ın kayınpederi, Şeyhülislâmoğlu Şeyhü­lislâm Esad Efendi idi.

Ölümü

Torunu II. Süleyman

Esnaf isyanında yeniçerileri destekleyen Kadın Padişah Kösem saraydaki hâkimiyetinin her geçen gün biraz daha azaldığını hissetmekteydi. Kösem Sultan’ın yeniçeri ocağına dayanmasına rağmen, IV. Mehmed’in annesi Turhan Sultan da harem ağalarından destek almaktaydı. Harem ağaları ve Turhan Sultan’ın saraydaki güçleri artıkça, Kösem ve dolayısıyla ocak ağalarının IV. Mehmed üzerindeki nüfuzları azaldı. Harem ağalarını padişahtan uzak tutmak isteyen Kösem Sultan, bir emir yayınlayarak ağaların Harem’e girmelerini sınırlandırmak istedi. Ağustos 1651’deki esnaf isyanını yeniçerilerin gücünün kırılması için bir fırsat olarak gören Turhan Sultan, isyanı destekledi. İsyan sonunda Turhan Sultan ve harem ağalarının baskılarıyla Veziriazam Melek Ahmed Paşa azledilip, yerine Turhan Sultan‘ı destekleyen Siyavuş Paşa getirildi. Kösem Sultan, ocak ağalarına, hem kendisi hem de ağalar için büyük bir tehlike arzeden IV. Mehmed’in bir vesileyle ortadan kaldırılıp, yerine hükmetmesi daha kolay olan Şehzade Süleyman’ın geçirilmesini önerdi. Çünkü Şehzade Süleyman’ın annesi Saliha Dilaşub Sultan, ruhen itaatkar ve sakin bir hayat sürmeyi seven bir kadındı. Ancak IV. Mehmed meselesini halletmek kolay olmayacaktı. Aleni bir suikast ile Mehmed’i zorla tahttan indirmek, zaten Sultan İbrahim’in öldürülmesinden sorumlu tutulan ve ”evlat katili” damgasını yiyen Kösem’in bir de torun katili olarak halkın gözündeki otoritesini büsbütün sarsacaktı. Bunu önlemek gayesiyle Kösem Sultan, eceli ile öldü süsü vermek için IV. Mehmed’i Helvacıbaşı Üveys Paşa’nın hazırlayacağı zehirli şerbet ile öldürmeyi planladı. Ancak bu sinsi planı Kösem’in en yakınlarından biri olan Meleki Hatun, Turhan Sultan’a haber verince zehirletme planı da suya düştü. Zehirleterek IV. Mehmed’i öldürtemeyen Kösem Sultan tekrar bir suikast planı hazırladı, 2 Eylül 1651 akşamı İstanbul halkı iftarlarını ettikten sonra eğlenirken, Orta Camii’de toplanan yeniçeriler Kösem’in daha önce açık bıraktıracağı Topkapı Sarayı’nın kapısından içeri girerek, Sultan Mehmed ve taraftarlarını ortadan kaldırıp, Şehzade Süleyman’ı padişah yapacaklardı. Saraya bir baskın yapılacağını bilen, ama zamanını kestiremeyen Turhan Sultan ve Lala Süleyman Ağa yeniçerilerin silahlandıklarını haber aldıklarında, suikast vaktinin geldiğini anlamışlardı. Lala Süleyman Ağa, sarayın etrafını kendi adamlarıyla koruma altına aldı ve Turhan Sultan ile istişare ederek Kösem Sultan’ın katledilmesi kararı aldılar. Lala Süleyman Ağa, özel bir ekip oluşturdu ve onlarla birlikte Harem’deki Kösem taraftarlarını kılıçtan geçirdi. Bu arada Kösem Sultan’ın kızlarından biri ”valide benim” diyerek Süleyman Ağa ve adamlarının önüne atıldı ise de onu tanıyan hadımlardan biri askerleri uyardı. Askerler, valide sultanın odasına zorla girdi ve odasındaki gizli bir dolapta saklanan Kösem Sultan arasında öylesine korkunç bir boğuşma yaşanmıştı ki, odanın her tarafı kan revan içinde kalmıştı. Hayattayken Osmanlı tarihinde birçok yeniliğe öncülük eden Mahpeyker Kösem Sultan, ölümüyle de Osmanlı tarihine yine bir ilke öncülük etmişti. Kösem Sultan'ın cenazesi, kocasının Sultan Ahmet Camii'ndeki I. Ahmed türbesine gömüldü.

Ölümünden sonra

Harem’de katledilen ilk valideydi. Harem’de bir devre adını veren Kösem Sultan öldürülürken, herşeyden habersiz ocak ağaları da daha önce planladıkları üzere kendilerini verilmelerini istedikleri kişilerin isimlerini içeren bir listeyi Veziriazam Siyavuş Paşa’ya gönderdiler. Siyavuş Paşa, ağaların isteklerini öğrenince kendi canının derdine düştü. Ocak ağalarının yanına veya padişah sarayına gitmek arasında tercih yapmak zorunda olduğunu anladı. Kısa bir süre düşündükten sonra saraya gitmeye karar verdi ve Topkapı Sarayı’na gitti. Sarayın dış kapılarının açık olduğunu gördüğünde korkusu bir kat daha arttı. IV. Mehmed’in yanına ulaştığında tüm gelişmeleri öğrendi ve padişahın güvenliğini sağlamak için bazı tedbirler aldı. Kösem Sultan’ın öldürüldüğünü öğrenen Samsoncu Çavuş, ocak ağalarına durumu iletmek için hemen saraydan ayrıldı. Bu feci haberi öğrenen ocak ağaları ne yapacaklarını tam olarak kestiremeyerek önce Orta Camii’ye geldiler ve burada en kısa zamanda bir çözüm yolu bulmak için hal çareleri aradılar. Bu arada Orta Camii ve etrafı, Süleymaniye Camii’ne kadar tıka basa silahlı yeniçeriler ile dolmuştu. Şerifi dışarı çıkarttı ve tellallarla şehir halkını sancak altında toplanmaya davet etti.Sancağın dışarı çıktığını ve padişahın da halkı sancak altına toplanmaya davet ettiğini öğrenen İstanbul halkı, büyük bir sel gibi Sultanahmet Meydanı’na akın etti. Topçu ocağı mensupları da sancağın altına dahil olunca, durumun IV. Mehmed’in lehine olduğunu gören yeniçerilerde ”Sancak-ı Şerif altında bulunalım. Ve kendimizi isyan pisliğinden temizleyelim” diyerek grup grup padişah tarafına geçmeye başladılar.

Artık kendi taraftarlarının da sancak altına koştuğunu gören ocak ağalarından birinin şehri ateşe vermeyi önermesi üzerine Yeniçeri ağası Mustafa Ağa, tarihe mal olmuş şu sözleri söylemiştir:

Bre Ömer! Bre eşşek! Bu senin söylediğin söz nasıl sözdür? Sus! O çeşit türrahatı (zırvayı) ağzına alma. Birkaç günlük ömür için din ve devlete düşman ve kafirler gibi ihanet mi edelim? Ve cihan durdukça lanete siper olup, ocağımızın temeli yıkılıp, harap olmaya sebep ve illet mi olalım? Allah’a hamd olsun Müslümanız. Kavgamız devlet ve dünyaya aittir. Sözümüz oldu, ne güzel… Olmadı, emir Allahın’dır. Kazaya rıza… Önce beni, sonra sizi öldürürler. Bir can için devlete ve Allah’ın kullarına suikast layık mıdır ?

Senelerdir ocak ağalarının zorbalıklarından muzdarip olan İstanbul halkı bunların katledilmesini savunurken, Turhan Sultan yeni bir yeniçeri ağası tayin ederek toplu bir katliamın önüne geçebildi. Böylece halkla askerin çatışması önlendi.Birkaç gün sonra ise başta Bektaş Ağa olmak üzere önde gelen ocak ağaları saklandıkları yerlerden çıkarıldılar ve daha sonra öldürüldüler. Yeniçerilerin gücü bu olayla biraz olsun kırılırken, İstanbul da büyük bir isyandan son anda kurtuldu. Yeniçerilerin IV. Mehmed’i devirmeleri veya halkın yeniçeriler üzerine saldırmaları halinde yaşanacakları ise hiç kimse tahmin bile edemezdi.

Osmanlı tarihindeki hususi konumu

Kösem Sultan;en karışık,karanlık,cinayetlerle dolu bir 40 yılın çalkantılarında dul bir saraylı olarak siyasal meselelerin ortasında son karar sorumluluğunu yüklenmişti.Daha ileri gidilerek denebilir ki,tarih kitaplarında, "Sokullu Mehmed Paşa ve Yükselme Devrinin Sonu ", "Lale Devri " birer başlıksa "Kösem Sultan'ın Naibeliği " de Osmanlı tarihi için önemli bir ayraç veya başlık olmalıdır.Kösem'in Osmanlı hanedan yapısındaki yeri Avrupa ve Rusya'daki hükümdar kraliçelere denk bir üstünlüktür.Mahpeyker Kösem'i bütün kadın sultanlardan ayrıcalıklı kılan,Topkapı Sarayı haremindeki varlığı ve etkinliğinin kocası 1.Ahmed'den torunu 4.Mehmed'e değin yarı asra yakın olması,iki oğluna ve torununa "Sahibetü'l- makam Ümmü'l-mü'minin" sanlarıyla haremde naibelik yapmasıdır.Haremden,ülkenin dört bir tarafına bu düzeyde hükmeden başka bir haremli yoktur.

Çocukları Erkek çocukları

  • Şehzade Mehmed (Mart 1605 - 12 Nisan 1621) - Genç Osman tarafından boğduruldu
  • IV. Murad (27 Temmuz 1612 - 8 Şubat 1640) - 17. Osmanlı padişahı ve 96. İslam halifesi
  • Şehzade Kasım (614-1638) - IV. Murad tarafından boğduruldu.
  • I. İbrahim (5 Kasım 1615 – 18 Ağustos 1648) - 18. Osmanlı padişahı ve 97. İslam halifesi
  • Şehzade Orhan
  • Şehzade Selim

Kız çocukları

  • Ayşe Sultan (1605-1657)
  • Fatma Sultan (1606-1670)
  • Gevherhan Sultan (1608-1660)
  • Burnaz Atike Sultan (1614-1675)

Yaptığı hayır işleri

Kösem Sultan tarafından yaptırılan Çinili Camii, Üsküdar, İstanbul

Hayır işlerinde de öncülük etmeyi prensip edinen Kösem Sultan, etrafındaki fakirlere yardımlarda bulunmuştur. Her yıl Receb-i Şerif ayında tebdili kıyafetle arabaya binerek hapishanelere gitmiş; borcu yüzünden hapse düşen mahkûmların borçlarını ödemiş ve onların hapisten çıkmalarını sağlamıştır. Kösem Sultan, katil kişileri bu yardımlardan nasiplendirmemiştir. Yaptırdığı hayır işlerinin başında 1640'da biterelen Üsküdar’daki Çinili Camii, Boğaziçi’nde Anadolu Kavağı, Sultan Selim civarında Valide Medresesi Mescidi’ni yaptırarak hizmete açmıştır. O dönemde Osmanlı’nın eyaleti durumunda bulunan Mekke ve Medine’ye de yardım elini uzatmış, fakir yöre halkına da hatırı sayılır yardımlarda bulunmuştur.

Düzenlendi... Evde İş Fırsatları (Kasım 14 '16)
Paylaş: